Kategori arşivi: ÇED İtirazları

Gamze Kömür Santrali’ne köylü ve çevreci itiraz etti: Yeter 17 oldu!

YUMURTALIK SAHİLİNE YAPILMASI DÜŞÜNÜLEN 17. KÖMÜR SANTRALİNİN HALKI BİLGİLENDİRME TOPLANTISI YAPILDI.

“Enerji üretim ve depolama bölgesi” olarak ilan edildikten sonra, hükümetin uyguladığı teşvik politikasını da göz önüne alan şirketlerin Yumurtalık sahiline ithal kömür ile çalışan elektrik santrali kurma yarışı devam ediyor.

Gamze Kömür Santrali ÇED raporu sunuluyor.
Gamze Kömür Santrali ÇED raporu sunuluyor.

Daha önce aynı yerde 600 MW’lık iki ayrı santral kurmak için müracaat etmiş olan Çukurova Demtaş şirketi bu defa da 1200 MW gücünde bir başka santral kurmak için ÇED raporu hazırlayarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na müracaat etti. Bizim sayımımıza göre, 15 km.lik Yumurtalık sahil şeridine 17. kömür santrali müracaatı olan ve adını “Gamze” koydukları bu girişimin ÇED raporunun, yönetmelik gereği en yakın yerde yaşayan halka açıklanma toplantısı 11 Ağustos Perşembe günü, saat 11.00’de, Sugözü Muhtarlığı bitişiğindeki kahvede yapıldı.

Köylüler ve çevreciler itiraz sunumunu takip ediyor!

Adana Ekoloji Derneği girişimi olarak biz de oradaydık. ÇED raporunu hazırlayan firma yetkilisinin sunumundan sonra söz alarak özetle şunları dile getirdik: “Bu saatten sonra kömür santrali kurmak Birleşmiş Milletler Paris anlaşmasına aykırıdır ve ikiyüzlülüktür. Daracık bir bölgeye bu kadar kömür santralinin kurulmasına izin vermek ekolojik ve bilerek işlenmiş cinayet anlamı taşıyacaktır. Bu yatırımdan sadece şirket kazanacak, bütün doğa, halk ve ülke kaybedecektir. Açıklanan ÇED raporunda atmosfere salınacak zehirli gazlar, denizden alınacak soğutma suyunun miktarı ve ısı değişimi gibi en hayati konularda bilgi ve rakam verilmemekte, bunun ön ÇED raporu olduğu belirtilmekte, ilerleyen aşamalarda bu eksikliklerin tamamlanacağı söylenmektedir. Bu durum açıkça gerçeklerin halktan gizlenmesi anlamına gelmektedir. Çünkü, bir daha halk toplantısı yapılmayacaktır ve bu eksik haliyle raporun halk önüne getirilmesinden, yani gerçeklerin halktan gizlenmesinden bakanlık yetkilileri de sorumludur. Sadece bu santral bir günde 8.664 ton kömür yakacağını söylemektedir, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bir işlem yapmadan önce bu bölgede kurulması düşünülen kömür santrallerinin toplam etkisini mutlaka göz önüne almalıdır. Yumurtalık ve Sugözü’nde yaşayan halkın kömür santrallerine karşı çıkacağına ve izin vermeyeceğine olan inancımızı koruyoruz.”

Daha sonra söz alan ve Sugözü’nde yaşayan genç bir yurttaş kömür gemilerinin hangi iskeleye yanaşacağını, iskelenin santrale ne kadar uzaklıkta olduğunu ve bu kadar kömürün santrale nasıl taşınacağını sordu. ÇED firmasının yetkilisi “üstü kapalı kamyonlarla taşınacak” diye cevap verince, durum komik bir hal aldı, bir kamyonun ne kadar yük taşıyabileceği, bu kadar kömürün taşınması için kaç kamyonun kaç sefer yapması gerektiği gibi hesaplardan sonra son cümleyi aynı yurttaş söyledi: “Bu kadar kömürün yakıldığı köyde yaşanmaz!”

Toplantıya katılan köylüler itiraz dilekçemizin örneklerinden alıp, imzalayarak bakanlık yetkililerine verdiler ve toplantı sonrasında bizlere, mutlaka cevaplamamız gereken şu hayati soruyu sordular: “Buraya neden sadece toplantıdan toplantıya geliyorsunuz?”

ADANA EKOLOJİ DERNEĞİ Girişimi

Gamze Kömür Santrali; Adana sahillerindeki 17. santral girişimi

“Enerji üretim ve depolama bölgesi” olarak ilan edilen Yumurtalık sahiline kömür santrali kurmak isteyen şirketler, şekere üşüşen sinekler misali birbirleriyle yarışa girmişçesine müracaatta bulunmaya devam ediyorlar. ÇED raporu hazırlayarak bakanlığa başvuran şirket bu defa tanıdık, Çukurova Demtaş Enerji Üretim Ticaret A.Ş. Bu şirketi nereden tanıyoruz derseniz, aynı şirket, aynı yere daha önce de iki ayrı kömür santrali kurmak için ÇED raporu hazırlayıp, müracaatta bulunmuştu. Adana merkezli şirketin önceki iki girişimi hakkında bakanlık incelemesi devam ederken şimdi üçüncü bir santral için ÇED raporu hazırlamış ve bakanlığa sunmuş bulunuyor.

Önce, bu yeni kurulmak istenen santralin ÇED raporundan edindiğimiz bilgilerle özelliklerini sıralayalım.

Adı: GAMZE TERMİK SANTRALİ

Kurulmak istenilen yer: Yumurtalık – Sugözü

Gücü: 2×600=1.200 MWe

Yatırım bedeli: 3.600.000.000 TL

Toplam alan: 123 ha, şahıs arazisi

Çalışma ömrü: 49 yıl, epdk kararıyla uzatılabilir.

Çalışacak işçi sayısı: 350

Yakıt: İthal kömür

Konum: Sugözü’ne 1.125 m., Demirtaş’a 2.550 m., Sugözü konutlarına 570 m., Yumurtalık lagünü ve sulak alanına, tabiatı koruma alanına kuş uçuşu 15 km.

İnşaat süresi: 3 yıl

Yıllık ortalama brüt elektrik üretimi: 9.500 GW saat/yıl

1 saatte yakılacak kömür miktarı: 361 ton

1 günde yakılacak kömür miktarı: 8.664 ton

Santral soğutma suyu: Deniz suyu kullanılacak ve tekrar denize deşarj edilecek.

ÇED raporu halk bilgilendirme toplantısı tarihi: 11 Ağustos 2016 Perşembe günü, yer ve saat sonra açıklanacak.

Son zamanlarda şirketlerin hazırlattıkları ÇED raporlarında görmeye alıştığımız çirkin bir durumla -sözümona kurnazlıkla- burada da karşılaşıyoruz, gerçekleri halktan gizlemenin bir yolunu daha bulmuş görünüyorlar. Böyle bir yatırım için bilinmesi gereken en hayati bilgileri ÇED raporunda bulamıyoruz. Diyorlar ki; efendim, bu ön çed raporudur, çalışmamız devam etmektedir, filan konuda kesin bilgileri çed raporunun ilerleyen aşamalarında sunacağız. Buna karşılık biz ekolojistler de diyoruz ki; çocuk mu kandırıyorsunuz, bu yatırım konusunda halk bilgilendirme toplantısı bir defa yapılıyor, orada da en hayati bilgileri vermiyorsunuz, sonra bildireceğinizi söylüyorsunuz, sonra da karşınızda sadece ilgili bakanlık yetkilileri kalıyor, halk devreden çıkmış oluyor, Sugözü Köyü’nden kim daha sonra bakanlık il müdürlüğüne gelip, ilan edilen bir aylık inceleme ve itiraz döneminde “şu açıklanmayan rakamlar belli oldu mu, görebilir miyim?” diyecek? Yatırımın o köye, o yöreye ve topyekün hayata ne kadar zarar verebileceğini somutlayan rakamların halktan gizlendiği iddiamızı incelediğimiz ÇED raporu üzerinden açıklamaya çalışalım.

Aşağıdaki paragraf Gamze termik santrali ÇED raporundan alınmıştır:

“Kömürle çalışacak olan enerji santralinin işletmesi süresince kullanılacak yakıt nedeniyle değişken miktarlarda kükürt dioksit, hidrokarbonlar, nitrojen oksitler, karbon monoksit ve partikül maddelerin emisyonları söz konusudur. Bunlar lokal hava kalitesini rüzgar şiddeti ve yönüne bağlı olarak olumsuz etkilerler. Bu etkiler için ÇED çalışması kapsamında modelleme çalışmaları yapılacak ve etkilerin büyüklüğü ve kapsamı belirlenecektir.” Şimdi birlikte düşünelim. Bir günde 8.664 ton kömür yakılacak bir santral söz konusu ve ÇED raporunda zehirli gazlar için sadece yukarıdaki paragraf yazılmış. Ne diyor bu paragraf; çok zehirli gazlar atmosfere yayılacak, ileride bunların etkilerinin büyüklüğü ve kapsamı konusunda çalışma yapacağız. Bu halk ile alay etmek değilse, nedir?

Aynı rapordan bir örnek daha vermek istiyoruz. Aşağıdaki alıntı da ÇED raporundan:

“İşletme aşamasında su kullanımı ile ilgili detaylı bilgiler ÇED raporunda verilecektir.”

1.200 MW’lık santral kurmaya kalkacaksın, soğutma suyunun denizden alınacağını söyleyeceksin, sonra da bununla ilgili bilgileri sonra vereceğim, diyeceksin. Benzeri güçteki santrallerin bir saatte yüzbinlerce ton deniz suyu kullandığı, ısınmış ve arıtılmış olarak, ölü bir su halinde tekrar denize deşarj edildiği biliniyor, bu durumun deniz ekosistemini alt üst edeceği ortada, siz yatırımın halka açıklandığı toplantıda bu konularda tek kelime söylemeyeceksiniz, bilgiyi daha sonra vereceğinizi söyleyeceksiniz, bunun adı da “halkı yatırım hakkında bilgilendirmek” olacak, öyle mi?

Bu şekilde, bilgiyi halktan saklayarak hazırlanmış ÇED raporlarını geri çevirmeyerek süreci başlatan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkililerini şirketlerden yana olmakla suçluyor ve haklarında cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmaya hazırlandığımızı kamuoyu önünde duyuruyoruz.

Aynı zamanda ve israrla, bakanlık yetkililerine sormaya devam ediyoruz: Yumurtalık sahiline yapılması planlanan, ÇED raporları hazırlanan, şimdiye kadar yarısının ÇED raporlarını kabul ettiğiniz kömür santrallerini tek tek ele almaktan vazgeçip, toplam etkisini hesap ederek değerlendirmeye ne zaman başlayacaksınız? Bunu yapmak sizin asli göreviniz değil mi? Yoksa, bu görevi Enerji Piyasası Denetleme Kurulu ÇED raporu tarafınızdan kabul edilmiş şirketlere lisans verirken yapar, diye mi bekliyorsunuz? Çevre ile doğrudan ilgili bir konuyla enerji bakanlığına bağlı bir kurum neden ilgilensin?

Gamze termik santrali ÇED raporu, bütün çed raporlarında görmeye alıştığımız şu paragrafı da içermektedir:

“Sonuç olarak; proje konusu tesislerin ÇED raporunda belirtilen kontrol yönetmeliklerinin titiz ve eksiksiz biçimde uygulanması neticesinde, çevresine ve etki alanına olumsuz bir etkisinin olmayacağı düşünülmektedir.”

Biz ekolojistler tam aksine; bir günde 8.664 ton kömür yakacak olan ve yine bir günde yüzbinlerce ton deniz suyunu kullanacak olan bu tesisin çevresine ve etki alanına çok ama çok zarar vereceğini düşünmekteyiz. Sonuç olarak da şöyle demekteyiz: Bu yatırımdan kazanan sadece yatırımcı şirket olacak, toplam yatırım tutarını birkaç senede çıkarıp, hiçbir alanda kazanamayacağı kadar parayı yıllar boyunca kazanmaya devam edecek, kaybeden ise bölgede yaşayanlar ve tüm canlı hayat olacaktır. Küresel ısınmaya neden olan ana gaz olan karbondioksit salınımını da unutmamak gerekir. Bu ÇED raporu kabul edilmemelidir.

Handan Kömür Santrali ÇED toplantısı, 12 Temmuz günü Yumurtalık’ta

Yumurtalık’taki 16. santral girişimi olan Handan Termik Santrali‘nin ÇED Halkın Katılımı Toplantısı, 12 Temmuz Salı günü Yumurtalık’ta yapılacaktır. Toplantılara katılmak isterseniz, lütfen aşağıdaki formu doldurun. Toplantının saatini 11 Temmuz Pazartesi sabahı öğrenebileceğimizden lütfen takipte olun. Ulaşım özel araçlarla yapılacaktır.

Tarih: 12 Temmuz 2016
Saat : ÇED Toplantı saati belli olduğu zaman belirtilecek.
Buluşma Yeri: Galleria Migros önü

Gidilecek Yer: Yumurtalık

ÇED Toplantı Saati: 11 Temmuz Pazartesi sabahı belli olacak.

Handan Termik Halkın Katılımı Toplantısı

03.06.2016

ADANA ili YUMURTALIK ilçesi sınırları içerisinde TERRA POWER ENERJİ A.Ş. tarafından yapılması planlanan 1×600 MWe HANDAN TERMİK SANTRALI (600 MWe / 616 MWm / 1.365 MWt), ATIK DEPOLAMA ALANI (KÜL / CÜRUF) VE DERİN DENİZ DEŞARJI ENTEGRE projesi ile ilgili Çevresel Etki Değerlendirme süreci başlamış ve Çevresel Etki Değerlendirmesi Başvuru Dosyası halkın görüşüne açılmıştır.Söz konusu projeye ilişkin, halkı proje hakkında bilgilendirmek, görüş ve önerilerini almak amacıyla ÇED Yönetmeliğinin 9. maddesi gereğince 12/07/2016 tarihinde Halkın Katılım Toplantısı düzenlenecektir.ÇED Başvuru Dosyasını İncelemek isteyenler Bakanlık Merkezinde veya ADANA Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerinde duyuru tarihinden itibaren raporu inceleyerek, zamanlama takvimi içerisinde proje hakkında Bakanlığa veya Valiliğe görüş bildirebilirler. Halkın Katılımı Toplantısı yeri ve saati ile ilgili ÇED İzin Denetim Genel Müdürlüğü ve ADANA Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden bilgi alınabilir. İlgililere ve kamuoyuna duyurulur.

Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü
Tel:(0322) 2350717

Fax:(0322) 2350656

 

Toplantılara katılmak için lütfen bilgilerinizi girin;

İlgili Haberler:

Hande Termik Santrali projesinin iptali için dilekçemiz

7 Haziran’da ÇED Halkın Katılımı toplantısı‘nda sunulacak, Hande Termik Santrali Kapasite Artışı ÇED başvurusuna itiraz dilekçemiz aşağıdadır:

Adana Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Ahmet Kırılmaz’a e-posta olarak giden, Hande Termik santral başvurusuna yaptığımız ortak itirazımızı Change.org ‘dan imzalamak için:

https://goo.gl/KUm6I4

 

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI

ADANA İL MÜDÜRLÜĞÜNE

 

Bütün dünya ülkeleri 2015 yılının Aralık Ayı’nda Birleşmiş Milletler’in düzenlediği Paris zirvesinde biraraya gelerek “Küresel İklim Değişikliğini Önleme” anlaşmasını imzaladılar. Buna göre imzacı ülkeler ısınmanın önümüzdeki yıllarda 1,5 – 2 dereceyi geçmemesi için atmosfere saldıkları sera gazlarını azaltmayı taahhüt ettiler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de imzacı ülkeler arasında bulunmaktadır ve aynı taahhütte bulunmuştur. O zamanki Çevre ve Şehircilik Bakanı 22 Nisan 2016 tarihinde, yani 1,5 ay önce New York şehrindeki Birleşmiş Milletler merkezinde düzenlenen törene katılarak anlaşmayı Türkiye Devleti adına imzalamış ve bütün insanlık önünde atmosfere salınan sera etkili gazları azaltacağına söz vermiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) resmi verilerine göre, 2014 yılında Türkiye atmosfere 467,6 milyon ton karbon dioksit salmış ve bu rakamın da %85,2’si enerji sektörü faaliyetlerinden kaynaklanmıştır. Üstelik aynı kaynağın verilerine göre, Türkiye’nin karbon dioksit salımları 1990 yılından bu yana iki kat artmıştır.

Durum bu kadar açık ve kritik iken, ÇED raporunda bir saatte 180 ton, bir günde 4.332 ton kömür yakılacağı belirtilen HANDE Termik Santraline izin vermek büyük bir çelişki teşkil edecektir. Yumurtalık Halkı da, dünya insanlığı da bu çelişkiyi haklı olarak sorgulayacaktır. Unutulmamalıdır ki, kömürün ana maddesi karbondur, yakıldığında en çok çıkacak gaz karbon dioksittir ve bu zararlı gaz filtre edilememekte ve doğrudan atmosfere salınmaktadır.

Yumurtalık İlçesi ve kömür santrallerinin kurulması düşünülen köyler açısından tehlike daha da büyüktür. Yumurtalık kıyılarının 2013 yılında “enerji üretim bölgesi” ilan edilmesinden sonra buralara kömür santrali kurmak için bakanlığınıza başvuran çok sayıda firma olduğu bilinmektedir. Bu bölgede bir santral halen çalışmakta, birinin inşası devam etmekte, toplamda 16 kömür santralinin kurulma isteği ve müracaatı bulunmakta, üstelik bu sayı her geçen gün artmaktadır. Dar bir kıyı şeridine bu kadar çok santral kurulmasına izin verilmesi felaketle sonuçlanacaktır. Bu santrallerin toplam etkisi, toplumsal maliyeti ve doğa üzerine olan etkisinin mutlaka hesaplanması gerektiğine yönelik israrlı taleplerimiz şu ana kadar bakanlığınız tarafından kabul görmemiştir. 49 yıl boyunca yakılacak bu kadar büyük miktarda kömürden sadece karbon dioksit gazı çıkmayacaktır. ÇED raporunda da örtük biçimde söylendiği gibi, azot ve nitrat bileşiği zehirli gazların tümü filtre edilemeyecektir. En iyi ihtimalle kullanılacak filtre sistemleri ancak %80 – 85 oranında verimli olabilmektedir. %10 – 15 oranında atmosfere salınacak olan bu zehirli gazların çevredeki her türlü hayat için öldürücü etkisi olacağı kesindir. Yine ÇED raporunda soğutma suyunun denizden alınacağı ve kullanıldıktan sonra tekrar denize deşarj edileceği söylenmektedir. Bu kadar çok santralin kullanacağı milyonlarca ton deniz suyu santral soğutulduktan sonra ısısı artmış olarak denize deşarj edildiğinde deniz ekosistemi alt üst olacaktır. ÇED raporunda kullanılmadan önce deniz suyunun işlemden geçirileceği de söylenmektedir. Bunun anlamı şudur: Deşarj edilen deniz suyu artık eski deniz suyu olmayacak, muhtemelen içinde canlı hayat bulunmayan ölü bir su olacaktır.

ÇED raporunun sonuç bölümünde şöyle söylenmektedir: “Proje konusu tesisin çevresine ve etki alanına olumsuz bir etkisinin olmayacağı düşünülmektedir.” Yukarıda sadece bazılarına değindiğimiz itiraz noktaları göz önüne alındığında, ÇED raporunu hazırlayanların bu iddiasının gerçek dışı olmaktan öte, halkımızı ve bakanlığı aldatmaya yönelik olduğu açıktır.

Bütün bu gerekçelerle hazırlanan HANDE TERMİK SANTRALİ ÇED raporunun bakanlığınız tarafından kabul edilmemesini, reddedilmesini talep ediyorum. 07 Haziran 2016

ADI:

SOYADI:

İMZA:

ADRES:

Ece Termik Santrali ÇED Başvurusu’na İtiraz dilekçemiz

7 Haziran’da ÇED Halkın Katılımı toplantısı‘nda sunulacak, Ece Termik Santrali Kapasite Artışı ÇED başvurusuna itiraz dilekçemiz aşağıdadır:

Adana Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Ahmet Kırılmaz’a e-posta olarak giden itirazımızı Change.org ‘dan imzalamak için:

https://goo.gl/KUm6I4

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI

ADANA İL MÜDÜRLÜĞÜNE

Bütün dünya ülkeleri 2015 yılının Aralık Ayı’nda Birleşmiş Milletler’in düzenlediği Paris zirvesinde biraraya geler:ek “Küresel İklim Değişikliğini Önleme” anlaşmasını imzaladılar. Buna göre imzacı ülkeler ısınmanın önümüzdeki yıllarda 1,5 – 2 dereceyi geçmemesi için atmosfere saldıkları sera gazlarını azaltmayı taahhüt ettiler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de imzacı ülkeler arasında bulunmaktadır ve aynı taahhütte bulunmuştur. O zamanki Çevre ve Şehircilik Bakanı 22 Nisan 2016 tarihinde, yani 1,5 ay önce New York şehrindeki Birleşmiş Milletler merkezinde düzenlenen törene katılarak anlaşmayı Türkiye Devleti adına imzalamış ve bütün insanlık önünde atmosfere salınan sera etkili gazları azaltacağına söz vermiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) resmi verilerine göre, 2014 yılında Türkiye atmosfere 467,6 milyon ton karbon dioksit salmış ve bu rakamın da %85,2’si enerji sektörü faaliyetlerinden kaynaklanmıştır. Üstelik aynı kaynağın verilerine göre, Türkiye’nin karbon dioksit salımları 1990 yılından bu yana iki kat artmıştır.

Durum bu kadar açık ve kritik iken, ÇED raporunda bir saatte 180 ton, bir günde 4.332 ton kömür yakılacağı belirtilen ECE Termik Santraline izin vermek büyük bir çelişki teşkil edecektir. Yumurtalık Halkı da, dünya insanlığı da bu çelişkiyi haklı olarak sorgulayacaktır. Unutulmamalıdır ki, kömürün ana maddesi karbondur, yakıldığında en çok çıkacak gaz karbon dioksittir ve bu zararlı gaz filtre edilememekte ve doğrudan atmosfere salınmaktadır.

Yumurtalık İlçesi ve kömür santrallerinin kurulması düşünülen köyler açısından tehlike daha da büyüktür. Yumurtalık kıyılarının 2013 yılında “enerji üretim bölgesi” ilan edilmesinden sonra buralara kömür santrali kurmak için bakanlığınıza başvuran çok sayıda firma olduğu bilinmektedir. Bu bölgede bir santral halen çalışmakta, birinin inşası devam etmekte, toplamda 16 kömür santralinin kurulma isteği ve müracaatı bulunmakta, üstelik bu sayı her geçen gün artmaktadır. Dar bir kıyı şeridine bu kadar çok santral kurulmasına izin verilmesi felaketle sonuçlanacaktır. Bu santrallerin toplam etkisi, toplumsal maliyeti ve doğa üzerine olan etkisinin mutlaka hesaplanması gerektiğine yönelik israrlı taleplerimiz şu ana kadar bakanlığınız tarafından kabul görmemiştir. 49 yıl boyunca yakılacak bu kadar büyük miktarda kömürden sadece karbon dioksit gazı çıkmayacaktır. ÇED raporunda da örtük biçimde söylendiği gibi, azot ve nitrat bileşiği zehirli gazların tümü filtre edilemeyecektir. En iyi ihtimalle kullanılacak filtre sistemleri ancak %80 – 85 oranında verimli olabilmektedir. %10 – 15 oranında atmosfere salınacak olan bu zehirli gazların çevredeki her türlü hayat için öldürücü etkisi olacağı kesindir. Yine ÇED raporunda soğutma suyunun denizden alınacağı ve kullanıldıktan sonra tekrar denize deşarj edileceği söylenmektedir. Bu kadar çok santralin kullanacağı milyonlarca ton deniz suyu santral soğutulduktan sonra ısısı artmış olarak denize deşarj edildiğinde deniz ekosistemi alt üst olacaktır. ÇED raporunda kullanılmadan önce deniz suyunun işlemden geçirileceği de söylenmektedir. Bunun anlamı şudur: Deşarj edilen deniz suyu artık eski deniz suyu olmayacak, muhtemelen içinde canlı hayat bulunmayan ölü bir su olacaktır.

ÇED raporunun sonuç bölümünde şöyle söylenmektedir: “Proje konusu tesisin çevresine ve etki alanına olumsuz bir etkisinin olmayacağı düşünülmektedir.” Yukarıda sadece bazılarına değindiğimiz itiraz noktaları göz önüne alındığında, ÇED raporunu hazırlayanların bu iddiasının gerçek dışı olmaktan öte, halkımızı ve bakanlığı aldatmaya yönelik olduğu açıktır.

Bütün bu gerekçelerle hazırlanan ECE TERMİK SANTRALİ ÇED raporunun bakanlığınız tarafından kabul edilmemesini, reddedilmesini talep ediyorum. 07 Haziran 2016

ADI:

SOYADI:

İMZA:

ADRES:

Hande ve Ece Kömür Santralleri ÇED toplantıları, 7 Haziran günü Sugözü’nde

Hande Termik Santrali ve Ece Termik Santrali‘nin ÇED Halkın Katılımı Toplantıları, 7 Haziran Salı günü saat 10:30’da, Sugözü köyü Muhtarlığı’nda yapılacaktır. Toplantılara katılmak isterseniz, lütfen aşağıdaki formu doldurun. Ulaşım özel araçlarla yapılacaktır.

Tarih: 7 Haziran 2016
Saat : 09:00
Buluşma Yeri: Galleria Migros önü

Gidilecek Yer: Sugözü Muhtarlığı, Sugözü, Yumurtalık

ÇED Toplantı Saati: 10:30

Çukurova'da Termik Santrale Hayır

Ece Termik Halkın Katılımı Toplantısı.

01.06.2016

Adana İli, Yumurtalık İlçesi, Demirtaş Mahallesi Mevkiinde Çukurova Demtaş Enerji Üretim Ticaret A.Ş. tarafından yapılması planlanan “1×600 Mwe Ece Termik Santralı (600 Mwe /616 Mwm /1.365 Mwt), Atık Depolama Alanı (Kül/Cüruf) ve Derin Deniz Deşarjı Entegre Projesi”ne ilişkin 25.11.2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönetmeliğinin 9.maddesi gereğince ÇED sürecine halkın katılımını sağlamak, halkı proje hakkında bilgilendirmek, görüş ve önerilerini almak amacıyla 07.06.2016 tarihinde saat 10:30’da Adana İli, Yumurtalık İlçesi Sugözü Mahallesi, Sugözü Mahallesi Muhtarlık Bitişiği Köy Kahvehanesinde Halkın Katılımı Toplantısı yapılacaktır.
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü
Tel:(0322) 2350717

Fax:(0322) 2350656

Hande Termik Halkın Katılımı Toplantısı

01.06.2016

Adana İli, Yumurtalık İlçesi, Demirtaş Mahallesi Mevkiinde Çukurova Demtaş Enerji Üretim Ticaret A.Ş. tarafından yapılması planlanan “1×600 Mwe Hande Termik Santralı (600 Mwe /616 Mwm /1.365 Mwt), Atık Depolama Alanı (Kül/Cüruf) ve Derin Deniz Deşarjı Entegre Projesi”ne ilişkin 25.11.2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönetmeliğinin 9.maddesi gereğince ÇED sürecine halkın katılımını sağlamak, halkı proje hakkında bilgilendirmek, görüş ve önerilerini almak amacıyla 07.06.2016 tarihinde saat 11:30’da Adana İli, Yumurtalık İlçesi Sugözü Mahallesi, Sugözü Mahallesi Muhtarlık Bitişiği Köy Kahvehanesinde Halkın Katılımı Toplantısı yapılacaktır.

 

Toplantılara katılmak için lütfen bilgilerinizi girin;

İlgili Haberler:

Sanko’nun termik santralindeki kapasite artışına, sivil toplum tepkisini koydu!

Sanko tarafından yaptırılacak Yumurtalık Termik Santrali’nin kapasite artışı ÇED başvuru dosyası halka açıklanma toplantısı, dün Yumurtalık’ın Gölovası sahil kesiminde yapıldı. Toplantıya firma ve bakanlık yetkililerinin yanısıra Adana Çevre Platformu, Greenpeace, TEMA Yumurtalık Temsilciliği, civar köy ve mahalle muhtarları, yazlıkçılar ve köylüler katıldı.

Sanko yetkilileri
Sanko yetkilileri

1990’larda Avrupa Birliği uyum çalışmaları sırasında Çevre Bakanlığı kuruldu ve aynı nedenle ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) yönetmeliği yürürlüğe girdi. Böylece bazı yatırımlardan önce yatırımcıya ÇED hazırlama zorunluluğu getirildi. Yönetmeliğin bir maddesi gereğince, hazırlanan rapor yatırımın yapılacağı en yakın yerleşim yerinde yapılacak bir toplantı ile halka duyurulur ve yatırım hakkında halkın görüşü alınır. Yönetmeliğin bu maddesinin uygulanmasının bir faydası oldu. En azından, şimdilerde köyümüze, ilçemize, şehrimize hangi yatırmların yapılacağını duyabiliyoruz ve yapılması halinde başımıza nelerin gelebileceğini önceden öğrenme imkanımız oldu. Bir de şöyle bir durum yaşanıyor: Hani, biz her durumu, her zorunluluğu, her yasayı zamanla kendimize benzetmekte, kıvrak manevralar yaparak zorunlulukların, yasaların üstünden atlamakta ustayız ya, ÇED konusunda da benzer gelişmelerin yaşanması gecikmedi. Bilirsiniz, sünnet olacak çocuğun ağzına bir yandan lokum tepiştirilir, bir yandan da “hiç acımayacak, hiçbir şey olmayacak” denilir. Yatırımcı firmalar için hazırlanan ÇED raporlarında da durum aynı, bütün raporlar yatırım sonucunda hiçbir olumsuzluk olmayacağını, çevreye en küçük bir zarar verilmeyeceğini söyler, bunun istisnası yoktur. Oysa, ÇED zorunluluğunu getiren mantığın şu şekilde işlemesi gerekir: Her yatırım çevreye, ekosisteme, habitata belli ölçülerde zarar verir, ÇED raporu hazırlamanın amacı bu zararın ölçüsünü belirlemek, en aza indirmek, verilecek bu zararın sürdürülebilir olup olmadığını araştırmak olmalıdır. ÇED raporlarının firmalar tarfından kadük edilme, anlamsız kılma çabalarına şimdilerde bir yenisi daha eklendi. “ÇED başvuru dosyası” adı altında rapor hazırlanıyor ve

Bakanlık yetkilileri
Bakanlık yetkilileri

halka açıklanıyor ama bu raporda yatırım hakkında en önemli bilgiler yer almıyor. Sorulduğunda ise, “efendim, çalışmalar devam ediyor, sorduğunuz hususlar nihai ÇED raporunda yer alacaktır” cevabı veriliyor. Peki, o “nihai ÇED raporu” halka açıklanacak mıdır? Yeni bir “ÇED halka açıklanma toplantısı” yapılacak mıdır? Elbette hayır, bakanlığa arz etmekle yetinilecektir, çünkü kağıt üzerinde “ÇED halka açıklanma toplantısı” “başvuru dosyası” adı altında yapılmış sayılmaktadır. Üstelik bu komedi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü görevlilerinin başkanlık ettiği toplantılarda, yani onların nezaretinde ve gözler önünde oynanmaktadır.

Zaten bizde uygulanan “demokrasi” de böyle bir oyun değil midir? Yöneten egemenler, patronlar açısından durumu düşündüğünüzde, demokrasinin en çekilmez, gereksiz anları seçim anlarıdır. Adına “halk” denen insanların oylarını almak, bunun için de çeşitli tavizler vermek, onların hoşuna gitmek zorundasınız, bunun ne gereği var? Niye bu kadar sık seçim yapılır ki? Şöyle 20 yılda, hatta mümkün olsa da 50 yılda bir seçim olsa ne güzel olur! Bunun küçük bir versiyonu işte bu “ÇED” konusunda yaşanmaktadır. Patronlar ve onlar için ÇED hazırlayan firmalar aynen şöyle düşünmekteler: Ne demek “halka açıklamak?” Ne gereği var? Halk ne anlar? Para bizim, memleket bizim, kar etme özgürlüğü bizim, getiririz kömürü dünyanın en uzak ülkelerinden gemilerle, yakarız tonlarcasını Yumurtalık sahillerinde, üretiriz elektriği, satarız serbest piyasada, yatırdığımız parayı birkaç senede çıkarır, yıllarca tonla para kazanırız, istihdam yaratıp ülkenin elektrik ihtiyacını gideren kahraman havalarına girmek de cabası. Hem, devlet bizi teşvik ediyorken köylülerin fikrini sormak da nereden çıktı?

Sanko ÇED Kapak

Yukarıda söylenenlerin abartı olmadığını görmek için 11 Ağustos 2015 Salı günü Yumurtalık – Gölovası Köyü’nde yapılan toplantıda olmanız yeterliydi. O gün, saat 14.00’te, Gaziantep merkezli Sanko firmasının Gölovası köyü’nde kuracağı kömür santralinin ÇED başvuru dosyası halka açıklanma toplantısı yapıldı. Salon kalabalıktı, yaklaşık 100 kişi vardı, sadece Gölovası’ndan değil, cıvar köylerden de katılım vardı. Sanko firmasının sahibi de salondaydı, bu her zaman olan bir durum değildir, genellikle patronlar gelmez, işi ÇED hazırlayan firma DSC_3849yetkililerine bırakırlar, bu durum yatırımın Sanko için olan önemine işaret ediyordu. Köylülere Sanko yazılı bez şapkalar dağıtıldı ama bununla yetinilmedi, firma işi sıkı tutmuştu, Gaziantep’ten getirilen ve dilimler halinde tek tek kutulanan baklavalar bütün salona dağıtıldı, yani yukarıda verilen “sünnet çocuğu” örneğindeki lokumun yerini bu defa baklava almıştı. Bu arada, yukarıda yazılanları doğrulayan çok tipik bir olay daha yaşandı. ÇED firması yetkilisi slayt gösterisi eşliğinde projeyi

ÇED firması raporu sunuyor.
ÇED firması raporu sunuyor.

tanıtan konuşmasına başladı ama salonda ses düzeni yoktu ve konuşması kalabalık salonda duyulmuyordu. İlginç değil mi, şapka dağıtan, Gaziantep’ten getirilmiş ve özel hazırlanmış pahalı baklava dağıtan firma ses düzenine gerek duymamıştı. Öyle ya, sonuçta bir oyun oynanıyordu ve söylenenlerin dinleyicilerce duyulup duyulmadığının ne önemi vardı? İtirazlar üzerine toplantıya bir müddet ara verildi, daha sonra köyün camisinden alındığını öğrendiğimiz portatif, küçük bir ses düzeni ile toplantıya devam edildi.

Bir hatırlatma yapalım. Aynı firmanın, aynı yerde 800 MW gücünde kurmak istediği santralin ÇED raporu bakanlık tarafından 2014 yılında kabul edilmişti. Ama firma yatırımı yapmadı. Aynı yerde 800X2=1.600 MW’lık bir santral kurmaya karar vererek yeni bir ÇED dosyası hazırladı ve yeniden başvuruda bulundu. Kısa zamanda gerçekleşen bu karar değişikliği üzerinde şöyle bir yorum yapmanın mümkün ve doğru olacağını düşünüyoruz: Firma yetkilileri gördüler ki yatırım çok karlı, karışan görüşen de yok, neden iki misli büyüklükte bir santral kurup, iki misli para kazanmayalım, diye düşündüler. Hatta, bakanlıktaki tanıdıkları onları bu yolda teşvik etmiş bile olabilir.

Önce, ÇED başvuru dosyasında verilen ve artık görmeye alıştığımız doğru olmayan bilgilerden başlayalım. Yatırımı gerekçelendirmek için Türkiye’nin 1975 yılından bu yana elektrik enerjisi ithal ettiğini söylemekteler. Bu bilgi doğru değildir. Enerji Bakanı’nın ağzından gerçekleri birçok defa duyduk: Türkiye iç talepten çok daha fazla elektrik enerjisi üretecek kurulu güce sahiptir ve hatta zaman zaman komşu ülkelere ihraç etmektedir. ÇED raporuna göre tesisin yapılacağı arazi 3. sınıf tarım arazisidir. Bu bilgi de doğru değildir. Ayrıca Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı arazilerin sınıflandırması uygulamasını kaldırmış olup, şu tanımlamayı geçerli saymıştır: “Üzerinde ürün yetiştirilebilen arazi mutlak tarım alanıdır.”

Raporda santral hakkında verilen bazı bilgiler şunlardır: Santralde kullanılacak olan soğutma suyu miktarı bir saatte 252.000 tondur ve denizden alınacaktır. Soğutma suyu denizden alındıktan sonra arıtmadan geçirilecektir. Desanilasyon, yani tuzsuzlaştırma uygulanacaktır. Soğutma suyu kullanıldıktan sonra tekrar denize deşarj edilecektir. İşletme sırasında kömürün yanması sonucunda NOx, PM, SO2, CO, HCL ve HF gazları oluşacaktır. Küller, kül depolama sahasında depolanacaktır.

Başvuru dosyasında söylenmeyenler ise şunlardır:

—Santralde kaç ton kömür yakılacaktır? Yılda? Ayda? Günde? Bu santral, halen çalışmakta olan Sugözü santralinden daha büyük olacaktır. Sugözü santrali 1.210 MW’liktir, Sanko’nun kurmak istediği santral ise 1.600 MW gücünde olacaktır. Sugözü santralinin saatte 450 ton kömür yaktığı bilinmektedir.

—Yanma sonucunda ne kadar  zararlı gaz çıkışı olacaktır?

— Bu gazların ne kadarı filtre sistemleri tarafından tutulabilecek, ne kadarı atmosfere salınacaktır? Bilindiği gibi, kömürün ana maddesi karbondur ve yanma sonucunda çıkan ana gaz CO2’tir. Küresel ısınmanın başlıca faktörü olan CO2 gazını filtre edecek sistem ise henüz yoktur. Türkiye bu konuda iki yüzlü bir politika izlemektedir. Hem gaz salınımını azaltmayı öngören Uluslararası anlaşmalara imza atmakta, hem de kömür santrallerini teşvik etmektedir. Diğer zararlı gazlar için uygulanacak filtre sistemleri de yüzde yüz verimlilikle çalışmazlar, en iyi ihtimalle ve 24 saat çalıştırıldığı iyimserliği ile düşünüldüğünde, verimlilik oranları yüzde seksen – doksan aralığındadır. İşletme ömrü 30-40 yıl olduğu ve santralin 24 saat aralıksız çalışacağı söylendiğine göre, atmosfere salınacak olan bu yüzde 10-20 oranları büyük önem taşımaktadır.

— Atmosfere salınan gazların iklime, tarıma ve doğal ortama ne gibi etkileri olacaktır?

— Bu gazların bazıları atmosferik şartlar altında hangi tehlikeli asitlere dönüşecek ve çevreyi nasıl etkileyecektir?

— Denizden alınan soğutma suyu geri deşarj edilmeden önce ne gibi değişikliğe uğramış olacak, örneğin kaç derece ısı artışı olacak ve bu durum deniz ekosistemine nasıl etki edecektir? Unutulmasın ki, denizden kastedilen okyanus değil, sınırları belli olan İskenderun Körfezi’dir.

—Bölgede toplam ne kadar benzeri prosese sahip kömür santrali vardır ve kurulması planlanmaktadır? Bunların toplam etkisi ne olacaktır? Sayının şimdilik 13 olduğu ve bunların 7’sinin ÇED raporunun bakanlık tarafından kabul edildiği bilinmektedir.

— Ülkemizin elektrik enerjisi ihtiyacını karşılayabilmek için güneş ve rüzgar gibi temiz enerji kaynakları varken, neden bu kadar kömür santrali kurulmaktadır?

Bütün bu yukarıda anlatılanlar, toplantıya katılan Adana Çevre Platformu üyelerince yapılan konuşmalarda dile getirildi ve yazılı olarak da Çevre Bakanlığı yetkililerine iletildi. Aynı yazılı metin Gölovası köyü’nde yaşayan birçok kişi tarafından da imzalanarak yetkililere verildi. Toplantıda söz alan Greenpeace katılımcısı Semih İğneciler, soğutma suyu olarak kullanılmak üzere denizden alınan suyun klor bileşikleri ile arıtılacağını, aynı suyun denize deşarj edildikten sonra kanserojen etkide bulunacağını belirtti. Söz alan çok sayıda katılımcı da santralin kurulmasını istemediklerini söylediler.

ADANA ÇEVRE PLATFORMU

Sanko Yumurtalık Termik Santrali Kapasite Artışı ÇED Başvurusuna İtiraz dilekçemiz

11 Ağustos’ta ÇED Halkın Katılımı toplantısında sunulacak, Sanko Yumurtalık Termik Santrali Kapasite Artışı ÇED Başvurusuna itiraz dilekçemiz aşağıdadır:

Proje sahibi: Sanko – Gaziantep

Proje bedeli: 1.280.000.000 ABD doları

Yer: Yumurtalık İlçesi, Gölovası Köyü

—13.08.2014 tarihinde Bakanlık, firmanın aynı yerde 800 MW’lık ÇED başvuru dosyasını kabul etmişti. Şimdi aynı firma “gelişen teknoloji ve artan enerji ihtiyacı” gerekçesiyle yatırımın kapasitesini iki misline çıkartarak, 2×800=1.600 MW ve yılda 12 ay, ayda 30 gün, 3 vardiya şeklinde yeniden ÇED başvurusunda bulunmuştur.

—ÇED raporu yatırımı gerekçelendirmek için Türkiye’nin 1975 yılından bu yana elektrik enerjisi ithal ettiğini söylemektedir. Bu bilgi doğru değildir. Enerji Bakanı’nın ağzından gerçekleri birçok defa duyduk: Türkiye iç talepten çok daha fazla elektrik enerjisi üretmekte, zaman zaman komşu ülkelere ihraç etmektedir.

—Yakıt: Dünyanın en uzak ülkelerinden deniz yoluyla getirilecek olan ithal kömür.

—Proje ömrü: 30 yıl

—ÇED raporuna göre tesisin yapılacağı arazi 3. sınıf tarım arazisidir. Bu bilgi doğru değildir. Ayrıca Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı arazilerin sınıflandırması uygulamasını kaldırmış olup, şu tanımlamayı geçerli saymıştır: “Üzerinde ürün yetiştirilebilen arazi mutlak tarım alanıdır.”

—İnşaat aşamasında ortalama 2.500 işçi çalışacaktır.

—İşletme aşamasında 320 işçi çalışacaktır.

—Santralde kullanılacak olan soğutma suyu miktarı: 252.000 ton bir saatte, denizden alınacaktır.

—Soğutma suyu denizden alındıktan sonra arıtmadan geçirilecektir. Desanilasyon, yani tuzsuzlaştırma uygulanacaktır.

—Soğutma suyu kullanıldıktan sonra tekrar denize deşarj edilecektir.

—İşletme sırasında kömürün yanması sonucunda NOx, PM, SO2, CO, HCL ve HF gazları oluşacaktır.

—Küller, kül depolama sahasında depolanacaktır.

DOSYADA SÖYLENMEYENLER:

—Santralde kaç ton kömür yakılacaktır? Yılda? Ayda? Günde?

—Yanma sonucunda ne kadar  zararlı gaz çıkışı olacaktır?

— Bu gazların ne kadarı filtre sistemleri tarafından tutulabilecek, ne kadarı atmosfere salınacaktır?

— Atmosfere salınan gazların iklime, tarıma ve doğal ortama ne gibi etkileri olacaktır?

— Bu gazların bazıları atmosferik şartlar altında hangi tehlikeli asitlere dönüşecek ve çevreyi nasıl etkileyecektir?

— Denizden alınan soğutma suyu geri deşarj edilmeden önce ne gibi değişikliğe uğramış olacak, örneğin kaç derece ısı artışı olacak ve bu durum deniz ekosistemine nasıl etki edecektir? Unutulmasın ki, denizden kastedilen sınırları belli olan İskenderun körfezi’dir.

—Bölgede toplam ne kadar benzeri prosese sahip kömür santrali vardır ve kurulması planlanmaktadır? Bunların toplam etkisi ne olacaktır?

— Ülkemizin elektrik enerjisi ihtiyacını karşılayabilmek için güneş ve rüzgar gibi temiz enerji kaynakları varken, neden bu kadar kömür santrali kurulmaktadır?

SONUÇ OLARAK:

Bu santral kurulursa yol açacağı sağlık sorunları ve diğer toplumsal maliyetlerle birlikte canlı hayat ve doğa üzerinde yapacağı tahribatlar düşünüldüğünde, kazanan ülkemiz, Yumurtalık İlçesi ve Gölovası köyü’nde yaşayanlar olmayacaktır. Kazanan sadece Sanko firması olacak, ilk yatırım maliyetini 3 sene sonra çıkaracak olan firma 27 yıl boyunca hepimizin zarar görmesi pahasına kar edecektir. Buna izin verilemez, seyirci kalınamaz.

ADANA ÇEVRE PLATFORMU

Sanko’nun Termik Santrali kapasite artışına karşı çıkmak için Yumurtalık’tayız.

Adana-Yumurtalık sahillerinde sayısı şimdiden onikiyi bulan, inşaat halindeki ya da ÇED rapor sürecindeki, kömürlü termik santrallerin, her ay bir yenisinin eklenmesine alışmışken, şimdi de yapım sürecindekilerin kapasite artışları ile karşı karşıyayız. Sanko yapacağı ve ÇED raporu onaylanmış Yumurtalık Kömürlü Termik Santrali’nin kapasitesini 800 MWe’den 1600 MWe’ye çıkarmak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na yeniden başvuruda bulundu. Bu, bölgedeki 12 santralin toplam gücünün yaklaşık 13000 MWe’yi bulması demektir ki, biz de bu çılgınlığa dur demek için Yumurtalık Gölovası’na gidiyoruz. Saat 14’de başlayacak ve bir saat sürecek, Çevresel Etki Değerlendirme Raporu Halkın Katılımı toplantısından sonra, Adana’ya geri döneceğiz.

Çukurova'da Termik Santrale HayırTarih: 11 Ağustos 2015
Saat : 12:00
Buluşma Yeri: Reşatbey’deki Sanat Kahvesi (Arı Sineması sokağı ilk köşebaşı)

Gidilecek Yer: Mesut’un Yeri Balık Lokantası, Gölovası Sahil Kesimi, Yumurtalık

ÇED Toplantı Saati: 14:00

SANKO ÇED Raporu 1600MW

ÇED Halkın Katılımı Toplantısı Duyurusu
Adana İli, Yumurtalık İlçesi Gölovası Köyü Mevkiinde Sanko Petrokimya Mamulleri San. ve Tic.A.Ş. tarafından yapılması planlanan “Sanko Yumurtalık Termik Santrali Kapasite Artışı, Beton Santrali, Kırma Eleme Tesisi ve Deri Deniz Deşarjı” Projesi hakkında ÇED Yönetmeliği EK-III’de yer alan ÇED Genel Formatı çerçevesinde hazırlanan ve Bakanlığımıza Sunulan Dosya ile ilgili olarak ÇED Yönetmeliği’nin 9. maddesi gereğince ÇED Sürecine halkın katılımını sağlamak, faaliyet hakkında halkı bilgilendirmek, görüş ve önerilerini almak amacıyla 11.08.2015 tarihinde yapılacak olan “Halkın Katılımı Toplantısı”, Adana İli, Yumurtalık İlçesi, Gölovası Sahil Kesimi, Mesut’un Yeri Balık Lokantası’nda Saat 14:00’da gerçekleştirilecektir. 21.07.2015
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü
TEL: 0322 235 07 17

Katılmak için lütfen bilgilerinizi girin;

İlgili Haberler:

 

Pozantı’da yapılacak Altın Arama faaliyetinin ÇED Raporu bakanlıkça kabul edildi.

Aralık ayında ÇED Halkın Katılımı Toplantısına katılarak itirazda bulunduğumuz, Koza Altın İşletmeleri tarafından yürütülecek, Pozantı’daki Altın Arama Faaliyetinin Çevresel Etki Değerlendirme Raporu onaylandı. Pozantı’yı doğa katliamı, hava kirliliği, şantiye ve kamyon gürültüsü bekliyor.

Bakanlığın ÇED Raporunu kabul metni:
ADANA ili POZANTI, ilcesi İstiklal Mahallesi mevkiindeki

10.07.2015


ADANA İli POZANTI, ilcesinde KOZA ALTIN İŞLETMELERİ A.Ş.tarafından yapılması planlanan S:200704831 Kompleks Cevher (Au-Ag-Cu-Fe-Pb-Zn) Açık Ocak İşletmeciliği projesi ile ilgili olarak hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu, İnceleme ve Değerlendirme Komisyonunca yeterli bulunmuş olup, nihai kabul edilmiştir. Komisyonun sonuçlandırdığı Çevresel Etki Değerlendirme Raporu halkın görüş ve önerilerini almak üzere Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünde ve Bakanlıkta on(10) gün görüşe açılır. Bakanlıkça projeyle ilgili karar alma sürecinde bu görüşler de dikkate alınır. Bakanlık halktan gelen görüşler ışığında rapor içeriğinde gerekli eksikliklerin tamamlanmasını, ek çalışmalar yapılmasını ya da İnceleme Değerlendirme Komisyonunun yeniden toplanmasını isteyebilir. Nihai olarak kabul edilen Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu 10 (on) gün halkın görüşüne açılmış olup, görüş ve öneriler için bu süreç içerisinde ADANA Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerine veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na müracaat edebilir. İlgililere ve kamuoyuna duyurulur.