Etiket arşivi: Demirtaş

Hande Termik Santrali projesinin iptali için dilekçemiz

7 Haziran’da ÇED Halkın Katılımı toplantısı‘nda sunulacak, Hande Termik Santrali Kapasite Artışı ÇED başvurusuna itiraz dilekçemiz aşağıdadır:

Adana Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Ahmet Kırılmaz’a e-posta olarak giden, Hande Termik santral başvurusuna yaptığımız ortak itirazımızı Change.org ‘dan imzalamak için:

https://goo.gl/KUm6I4

 

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI

ADANA İL MÜDÜRLÜĞÜNE

 

Bütün dünya ülkeleri 2015 yılının Aralık Ayı’nda Birleşmiş Milletler’in düzenlediği Paris zirvesinde biraraya gelerek “Küresel İklim Değişikliğini Önleme” anlaşmasını imzaladılar. Buna göre imzacı ülkeler ısınmanın önümüzdeki yıllarda 1,5 – 2 dereceyi geçmemesi için atmosfere saldıkları sera gazlarını azaltmayı taahhüt ettiler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de imzacı ülkeler arasında bulunmaktadır ve aynı taahhütte bulunmuştur. O zamanki Çevre ve Şehircilik Bakanı 22 Nisan 2016 tarihinde, yani 1,5 ay önce New York şehrindeki Birleşmiş Milletler merkezinde düzenlenen törene katılarak anlaşmayı Türkiye Devleti adına imzalamış ve bütün insanlık önünde atmosfere salınan sera etkili gazları azaltacağına söz vermiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) resmi verilerine göre, 2014 yılında Türkiye atmosfere 467,6 milyon ton karbon dioksit salmış ve bu rakamın da %85,2’si enerji sektörü faaliyetlerinden kaynaklanmıştır. Üstelik aynı kaynağın verilerine göre, Türkiye’nin karbon dioksit salımları 1990 yılından bu yana iki kat artmıştır.

Durum bu kadar açık ve kritik iken, ÇED raporunda bir saatte 180 ton, bir günde 4.332 ton kömür yakılacağı belirtilen HANDE Termik Santraline izin vermek büyük bir çelişki teşkil edecektir. Yumurtalık Halkı da, dünya insanlığı da bu çelişkiyi haklı olarak sorgulayacaktır. Unutulmamalıdır ki, kömürün ana maddesi karbondur, yakıldığında en çok çıkacak gaz karbon dioksittir ve bu zararlı gaz filtre edilememekte ve doğrudan atmosfere salınmaktadır.

Yumurtalık İlçesi ve kömür santrallerinin kurulması düşünülen köyler açısından tehlike daha da büyüktür. Yumurtalık kıyılarının 2013 yılında “enerji üretim bölgesi” ilan edilmesinden sonra buralara kömür santrali kurmak için bakanlığınıza başvuran çok sayıda firma olduğu bilinmektedir. Bu bölgede bir santral halen çalışmakta, birinin inşası devam etmekte, toplamda 16 kömür santralinin kurulma isteği ve müracaatı bulunmakta, üstelik bu sayı her geçen gün artmaktadır. Dar bir kıyı şeridine bu kadar çok santral kurulmasına izin verilmesi felaketle sonuçlanacaktır. Bu santrallerin toplam etkisi, toplumsal maliyeti ve doğa üzerine olan etkisinin mutlaka hesaplanması gerektiğine yönelik israrlı taleplerimiz şu ana kadar bakanlığınız tarafından kabul görmemiştir. 49 yıl boyunca yakılacak bu kadar büyük miktarda kömürden sadece karbon dioksit gazı çıkmayacaktır. ÇED raporunda da örtük biçimde söylendiği gibi, azot ve nitrat bileşiği zehirli gazların tümü filtre edilemeyecektir. En iyi ihtimalle kullanılacak filtre sistemleri ancak %80 – 85 oranında verimli olabilmektedir. %10 – 15 oranında atmosfere salınacak olan bu zehirli gazların çevredeki her türlü hayat için öldürücü etkisi olacağı kesindir. Yine ÇED raporunda soğutma suyunun denizden alınacağı ve kullanıldıktan sonra tekrar denize deşarj edileceği söylenmektedir. Bu kadar çok santralin kullanacağı milyonlarca ton deniz suyu santral soğutulduktan sonra ısısı artmış olarak denize deşarj edildiğinde deniz ekosistemi alt üst olacaktır. ÇED raporunda kullanılmadan önce deniz suyunun işlemden geçirileceği de söylenmektedir. Bunun anlamı şudur: Deşarj edilen deniz suyu artık eski deniz suyu olmayacak, muhtemelen içinde canlı hayat bulunmayan ölü bir su olacaktır.

ÇED raporunun sonuç bölümünde şöyle söylenmektedir: “Proje konusu tesisin çevresine ve etki alanına olumsuz bir etkisinin olmayacağı düşünülmektedir.” Yukarıda sadece bazılarına değindiğimiz itiraz noktaları göz önüne alındığında, ÇED raporunu hazırlayanların bu iddiasının gerçek dışı olmaktan öte, halkımızı ve bakanlığı aldatmaya yönelik olduğu açıktır.

Bütün bu gerekçelerle hazırlanan HANDE TERMİK SANTRALİ ÇED raporunun bakanlığınız tarafından kabul edilmemesini, reddedilmesini talep ediyorum. 07 Haziran 2016

ADI:

SOYADI:

İMZA:

ADRES:

Ece Termik Santrali ÇED Başvurusu’na İtiraz dilekçemiz

7 Haziran’da ÇED Halkın Katılımı toplantısı‘nda sunulacak, Ece Termik Santrali Kapasite Artışı ÇED başvurusuna itiraz dilekçemiz aşağıdadır:

Adana Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Ahmet Kırılmaz’a e-posta olarak giden itirazımızı Change.org ‘dan imzalamak için:

https://goo.gl/KUm6I4

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI

ADANA İL MÜDÜRLÜĞÜNE

Bütün dünya ülkeleri 2015 yılının Aralık Ayı’nda Birleşmiş Milletler’in düzenlediği Paris zirvesinde biraraya geler:ek “Küresel İklim Değişikliğini Önleme” anlaşmasını imzaladılar. Buna göre imzacı ülkeler ısınmanın önümüzdeki yıllarda 1,5 – 2 dereceyi geçmemesi için atmosfere saldıkları sera gazlarını azaltmayı taahhüt ettiler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de imzacı ülkeler arasında bulunmaktadır ve aynı taahhütte bulunmuştur. O zamanki Çevre ve Şehircilik Bakanı 22 Nisan 2016 tarihinde, yani 1,5 ay önce New York şehrindeki Birleşmiş Milletler merkezinde düzenlenen törene katılarak anlaşmayı Türkiye Devleti adına imzalamış ve bütün insanlık önünde atmosfere salınan sera etkili gazları azaltacağına söz vermiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) resmi verilerine göre, 2014 yılında Türkiye atmosfere 467,6 milyon ton karbon dioksit salmış ve bu rakamın da %85,2’si enerji sektörü faaliyetlerinden kaynaklanmıştır. Üstelik aynı kaynağın verilerine göre, Türkiye’nin karbon dioksit salımları 1990 yılından bu yana iki kat artmıştır.

Durum bu kadar açık ve kritik iken, ÇED raporunda bir saatte 180 ton, bir günde 4.332 ton kömür yakılacağı belirtilen ECE Termik Santraline izin vermek büyük bir çelişki teşkil edecektir. Yumurtalık Halkı da, dünya insanlığı da bu çelişkiyi haklı olarak sorgulayacaktır. Unutulmamalıdır ki, kömürün ana maddesi karbondur, yakıldığında en çok çıkacak gaz karbon dioksittir ve bu zararlı gaz filtre edilememekte ve doğrudan atmosfere salınmaktadır.

Yumurtalık İlçesi ve kömür santrallerinin kurulması düşünülen köyler açısından tehlike daha da büyüktür. Yumurtalık kıyılarının 2013 yılında “enerji üretim bölgesi” ilan edilmesinden sonra buralara kömür santrali kurmak için bakanlığınıza başvuran çok sayıda firma olduğu bilinmektedir. Bu bölgede bir santral halen çalışmakta, birinin inşası devam etmekte, toplamda 16 kömür santralinin kurulma isteği ve müracaatı bulunmakta, üstelik bu sayı her geçen gün artmaktadır. Dar bir kıyı şeridine bu kadar çok santral kurulmasına izin verilmesi felaketle sonuçlanacaktır. Bu santrallerin toplam etkisi, toplumsal maliyeti ve doğa üzerine olan etkisinin mutlaka hesaplanması gerektiğine yönelik israrlı taleplerimiz şu ana kadar bakanlığınız tarafından kabul görmemiştir. 49 yıl boyunca yakılacak bu kadar büyük miktarda kömürden sadece karbon dioksit gazı çıkmayacaktır. ÇED raporunda da örtük biçimde söylendiği gibi, azot ve nitrat bileşiği zehirli gazların tümü filtre edilemeyecektir. En iyi ihtimalle kullanılacak filtre sistemleri ancak %80 – 85 oranında verimli olabilmektedir. %10 – 15 oranında atmosfere salınacak olan bu zehirli gazların çevredeki her türlü hayat için öldürücü etkisi olacağı kesindir. Yine ÇED raporunda soğutma suyunun denizden alınacağı ve kullanıldıktan sonra tekrar denize deşarj edileceği söylenmektedir. Bu kadar çok santralin kullanacağı milyonlarca ton deniz suyu santral soğutulduktan sonra ısısı artmış olarak denize deşarj edildiğinde deniz ekosistemi alt üst olacaktır. ÇED raporunda kullanılmadan önce deniz suyunun işlemden geçirileceği de söylenmektedir. Bunun anlamı şudur: Deşarj edilen deniz suyu artık eski deniz suyu olmayacak, muhtemelen içinde canlı hayat bulunmayan ölü bir su olacaktır.

ÇED raporunun sonuç bölümünde şöyle söylenmektedir: “Proje konusu tesisin çevresine ve etki alanına olumsuz bir etkisinin olmayacağı düşünülmektedir.” Yukarıda sadece bazılarına değindiğimiz itiraz noktaları göz önüne alındığında, ÇED raporunu hazırlayanların bu iddiasının gerçek dışı olmaktan öte, halkımızı ve bakanlığı aldatmaya yönelik olduğu açıktır.

Bütün bu gerekçelerle hazırlanan ECE TERMİK SANTRALİ ÇED raporunun bakanlığınız tarafından kabul edilmemesini, reddedilmesini talep ediyorum. 07 Haziran 2016

ADI:

SOYADI:

İMZA:

ADRES:

Yumurtalık sahiline yeni bir kömür santrali başvurusu!

YUMURTALIK SAHİLİNE YENİ BİR KÖMÜR SANTRALİ MÜRACAATI VAR.

HALEN ÇALIŞANLAR DIŞINDA BUNUNLA 14 EDİYOR!

ÇED başvurusunda bulunan firmanın adı: Çukurova Demtaş Enerji Üretim Ticaret A.Ş.

( adres olarak Adana merkezinde bir adres gösterilmiş)
Kurulacak santrale uygun buldukları isim: ECE TERMİK SANTRALİ
Kurulacak yer: Yumurtalık Demirtaş Köyü, şimdi mahalle diye geçiyor, Sugözü Köyü’ne yakın
Başvuru tarihi: 14/04/2016
Santralin gücü: 600 MW ( tek ünite )
Yatırım toplamı: 1.800.000.000 TL
Kaplayacağı alan: 69 hektar, özel şahıslara ait
Kullanılacak kömür: İthal kömür ( saatte 180 ton, günde 4.332 ton )
Yıllık ortalama elektrik üretimi: 4.750 GW saat/yıl
İstihdam: 350 işçi
Çalışma süresi: 49 yıl
Soğutma suyu: Denizden
Deşarj: Denize
Konum: Demirtaş Köyü’ne 1.900, Sugözü Köyü’ne 2.040 metre
Hazırladıkları ÇED raporunun son sözleri: “Sonuç olarak proje konusu tesisin ÇED raporunda belirtilen kontrol yönetmeliklerinin titiz ve eksiksiz biçimde uygulanması neticesinde çevresine ve etki alanına OLUMSUZ BİR ETKİSİNİN OLMAYACAĞI düşünülmektedir.”
Bu kadar ÇED raporu okunduktan sonra artık ortaya çıkan bir gerçeği paylaşmakta fayda var. Bütün yatırımcılar hazırladıkları ÇED raporlarında hep aynı şeyi söylüyorlar: Bakanlığın ilgili yönetmeliklerine harfi harfine uyacağız. Bakanlık yetkilileri de benzeri şeyi tekrar ediyorlar: İlgili yönetmeliklerin uygulanmasını sıkı bir şekilde takip edeceğiz ve ediyoruz. Bu noktada bizler şöyle düşünüyoruz: DEMEK Kİ BU YÖNETMELİKLERDE BİR TUHAFLIK VAR. İki taraf da yönetmeliklerden memnun görünüyor. Kümülatif (toplam) etki gözardı edildiği için söz konusu yönetmeliklerin sakat olduğu zaten biliniyor. Ama daha ötesi de var: Soğutma suyu kullanıldıktan sonra ısısı yükselmiş halde tekrar denize deşarj edildiğinde deniz ekosistemini bozuyorsunuz, dediğimizde cevap hazır: Yönetmeliğe uygun! Uygulanan filtre sistemleri bu kadar zehirli gazın hepsini tutamaz, bunun imkanı yok, dediğimizde yine aynı cevap veriliyor: Yönetmeliğe uygun! Kömürün ana maddesi karbondur, dolayısıyla en çok karbon dioksit gazı salınmakta ve bunun için de filtre sistemi yoktur, küresel ısınmaya neden oluyor, dediğimizde ise cevap yine yönetmelik ama bu defa biraz değişik: Bu dediğiniz yönetmelikte yok. Herşey yönetmeliklere uygun yapıldığına göre ve tek tek ÇED raporlarında yukarıdaki örnekte olduğu gibi, söz konusu yatırımın çevreye en küçük bir kötü etkisi olmayacaktır, denildiğine göre şöyle düşünmek durumundayız: Çevremiz, doğamız, yaşam alanlarımız yönetmeliklere uygun olarak kirletilmekte, yok edilmektedir. Çevre mevzuatının değiştirilmesi, yeniden düzenlenmesi  hedefi ve görevi acil bir gereklilik olarak önümüzde durmaktadır.