5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ
Birleşmiş Milletler 1972 yılında 5 Haziran gününü “Dünya Çevre Günü” ilan etti.
Canlı varlıkların yaşamını etkileyen dış etkilerin toplamına “çevre” diyebiliriz. Günümüz dünyasında yaşam tehlike altında olduğu için, bu konuda bilinç ve farkındalık yaratmak üzere sembolik bir güne ihtiyaç duyuldu.
DÜNYAMIZ YAŞANAMAZ HALE GETİRİLİYOR.
İklim değişimi karşılaştığımız en büyük tehdittir. İnsanlara, tüm canlı türlere, topluma, çevreye ve geleceğimize karşı bir tehdittir. Sanayi öncesi dönemden 1,5 dereceden fazla olmayacak şekilde ısınmayı sınırlandıran Paris Antlaşması hedefi mutlaka gerçekleştirilmelidir. Büyük şirketlerin ve başta ABD olmak üzere onların güdümündeki devletlerin engelleme çabaları boşa çıkarılmalıdır.
Güneş, rüzgar ve diğer yenilenebilir kaynaklar bütün insanlığa temiz elektrik sağlamaya yeterlidir. Felaketlere yol açan nükleer enerji terk edilmelidir. Fosil yakıtlar yeraltında bırakılmalıdır.
Diğer doğal ortamlar gibi ormanlar da iklim çözümünün bir parçasıdır. Açgözlü şirketlerin ve devletlerin saldırılarından korunmalıdırlar.
Üstünde var olan tüm hayatların bağımlı olduğu dünya yaşam sistemi, benzeri görülmemiş bir seviyede yok edilmiş, kirletilmiş ve bozulmuştur. Küresel sürdürülebilirlik limitleri aşılmak üzeredir. Ekosistemi koruyan, doğaya saygı duyan yeni bir ekonomi sistemi insanlığın acil ihtiyacı haline gelmiştir. Sınırları olan dünyamızda sonsuz ekonomik büyüme imkansızdır.
BÖYLE BİR YAŞAM SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL!
Korkunç bir üretim-tüketim sarmalındayız. İhtiyaçtan fazla tüketir olduk, hayatımızı da tükettiğimizin farkında değiliz. Dünyamızı içinden çıkılamaz bir çöp ekonomisine dönüştürdük.
Son iki yüzyıllık insan faaliyetleri sonucu atmosferde biriken ve sınırı aşan karbon salınımı dünya ikliminin ısınmasına neden oldu. İklim felaketleri tahmin olmaktan çıktı, günlük hayatımızın parçası oldu. Her yıl dünyada üç milyon insan kentlerdeki hava kirliliğinden dolayı yaşamını yitiriyor.
Küresel ısınmanın en büyük nedeni enerji için kömür, petrol gibi fosil yakıtların kullanımıdır. Çin, ABD, AB ülkeleri ve bu ülkelerdeki büyük enerji şirketleri de küresel ısınmanın en büyük sorumlularıdır. Yaşam; dünya tarihinde ilk defa küresel bazda bir sistem tarafından tehdit edilmekte, çürütülmekte ve canlı yaşamın doğal dengesi bozulmaktadır.
Bugün şu acı gerçekle karşı karşıyayız: Dünyadaki üretimin dörtte biri insani ihtiyaçlar için, dörtte üçü ise lüks tüketim için yapılmaktadır. Oysa aynı dünyada üç milyar insan açlık çekmektedir. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz: Ya eşit, özgür, sürdürülebilir bir yaşam ve toplumsal hayat için mücadele edeceğiz, ya da yok olacağız.
Yüzümüzü güneşe, toprağa, gönüllü bir sadeliğe ve yaşam için mücadeleye çevirmeliyiz, başka çare yok.
ÜLKEMİZ HIZLA BETONLAŞTIRILIYOR.
İnşaat sektörü ile kalkınma hayali ve kör inadından vazgeçmeyen AKP iktidarı rant uğruna yaşamlarımızı ve yaşam alanlarımızı tehlikeye sokuyor. Barajlarla dereleri tutuklamayı, suları kanallara almayı; suyu, ormanları, zeytinlikleri, kıyılarımızı, meralarımızı yaşamdan koparıp şirketlere teslim etmeyi; dağları delik deşik eden, tüm canlı sistemi ölüme mahkum eden madenleri, taş ocaklarını açmayı; yeşil yol, havaalanı ve köprü gibi projelerle doğayı tahrip etmeyi sürdürüyorlar. UNESCO miras listesine bulunan Diyarbakır Hewsel Bahçelerini bile yapılaşmaya açmak istiyorlar, “kentsel dönüşüm” adı altında Sur’da bulunan evleri zorla yıkıyorlar. Nükleer santral belasından uzak durması gereken ülkemize, yaşanan onca felaketten sonra inadına nükleer santral kurmak istiyorlar. Şehrimiz Adana’da “Güney Kuşak Bulvarı” adı altında yol yaparak, Çukurova’nın en bereketli topraklarını betonlaştırmak istiyorlar. Antalya’da mermer ocaklarının tahribatına karşı mücadele edenler kiralık katiller eli ile öldürülüyor. Adana 5 Ocak Stadyumu mahkeme kararına rağmen, halkın ve sivil toplum örgütlerinin karşı çıkmasına rağmen yıkılıp, yapılaşmaya açılmak isteniyor.
ENERJİ İÇİN KÖMÜR YAKMAK ÇAĞ DIŞI BİR DAVRANIŞTIR!
Ülkemizde uygulanan enerji politikası yanlıştır ve yaşamı tehlikeye sokmaktadır. Bütün dünyada güneş, rüzgar gibi temiz ve yenilenebilir enerji türlerine bir yönelim söz konusudur. Oysa Türkiye kömür santrallerinin sayısını arttırmak istemektedir. Adana Yumurtalık sahilinde var olanlara ilave olarak 15 adet daha kömür santrali kuruluşu için bakanlığa başvurulmuştur. Bu kirletici ve yok edici enerji politikalarına derhal son verilmelidir. Ülkemiz güneş gibi, rüzgar gibi temiz ve yenilenebilir enerjiler konusunda zengin potansiyele sahiptir. Üstelik, küresel ısınmaya karşı Birleşmiş Milletler Paris Anlaşmasını ülkemiz imzalamıştır. İmzanın gereği yapılmalı, karbondioksit salınımının azaltılması yoluna gidilmelidir.
ÇEVREMİ̇Z, GELECEĞİMİZ VE YAŞAM İÇİN MÜCADELE BİR GÜNE SIĞMAZ!
Bizden sonra gelecek kuşakların çocukları toprağı saksıda, hayvanları kafeste görmesinler diye, beton cangıllarda boğulup kalmayalım diye mücadele edeceğiz. Şirketler kazansın, despot yönetimler sürsün diye yaşamın sönmesine seyirci kalmayacağız.
5 Haziran Dünya Çevre günü sembolik bir gündür. Gezegenimizi, yaşamımızı, yaşam alanlarımızı korumak için sürekli mücadele esastır.
Son olarak; ağaçları korumak, kentine ve doğasına sahip çıkmak için Gezi Parkı’nda verilen mücadeleyi ve kayıplarımızı olayların yıl dönümünde bir kere daha saygıyla anıyoruz.
5 HAZİRAN 2017
KESK ADANA ŞUBELER PLATFORM